Hacı Abdullah Lokantası

İstiklal caddesi müdavimleri Hacı Abdullah Lokantasını mutlaka bilirler. Asırlık tarihi ile yıllardır İstanbul Taksim İstiklal caddesinde hizmet veren Hacı Abdullah Lokantası, şimdide Zorlu Center da açtığı ikinci şubesi ile hizmete başladı.

Biz blog yazarı arkadaşlar olarak Şafağın Dünyası daveti ile yeni açılan Hacı Abdullah Lokantasını ziyaret ettik. Taksimdeki yeri de gördüğüm için ikisi arasındaki en büyük farklılık Zorlu Center da çok daha büyük bir alanda hizmet veriyor olması. Menü bire bir aynı, dekorasyon olarak mekanın büyüklüğüne göre biraz farklılık görülseden aynı konseptte.

Hacı Abdullah Lokantasının tarihinden biraz bahsetmek gerekirse; Hacı Abdullah Lokantası’nın asırlık tarihi “Ahilik Teşkilatının” devamıdır. Köklü kuruluşların geçmişi, ya babadan oğula geçer, ya da para ile şirketler tarafından satın alınarak el değiştirir. Hacı Abdullah’ta ise iki kural da geçerli değildir. Hacı Abdullah’ın 1888 yılında başlayan serüveni “Ustadan Çırağa” devralınarak gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Karaköy Rıhtımı’nda “Abdullah Efendi” adıyla bir lokanta açılır. Lokantanın işletme ruhsatı bizzat “Sultan II. Abdülhamit Han” tarafından verilir. Ülkeleri adına İstanbul’u ziyaret eden resmi ve özel heyetler, Abdullah Efendi’de ağırlanır. 1915 yılında ise Abdullah Efendi Lokantası, Karaköy Rıhtımı’ndan Beyoğlu’na taşınır.İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Rumeli Han zemin katında hizmetine devam eder. “Abdullah Efendi” burada da Usta’dan Çırağa devredilmiştir. 1940 yılında ise “Abdullah Efendi”, Rumeli Han’da 25 yıl yerli yabancı çok sayıda ünlü misafirlerini ağırladıktan sonra yine “Usta Çırak” nöbet değişimiyle, eski adı Bursa Sokak ve Ahududu Sokak yeni adıyla Sadri Alışık olan, Türk Sinemasının kalbinin attığı sokağa taşınır ve “Hacı Salih” ismini alır. “Abdullah Efendi” ve “Hacı Salih” adıyla kalitesinden hiç taviz vermeden Osmanlı-Türk Mutfağının bütün özelliklerini taşıyan lokanta, 1958 yılında şimdiki bulunduğu yerine, Ağa Cami yanındaki Sakız ağacı Caddesi’ne taşınır. Lokantaya adını veren “Hacı Salih” ilerleyen yaşını göz önünde bulundurarak, O’da 1888’den bu yana sürdürülen geleneğe uyar ve yetiştirdiği çıraklarına, yani hizmetin emekçilerine, ustalarına devreder. Kalite ve hizmetin gurur veren onurunu, güzelliğini bugüne taşıyan “Hacı Salih” ismi, resmi prosedür gereği değişmek zorunda kalır. 1983 yılında bir tevafuk sonucu yine 1888’li yıllardaki ismine rücu eder ve “Hacı Abdullah” ismini alır. Sultan II. Abdülhamit Han’ın resmi müsaadesi ile açılan lokanta o günden bu güne aynı tadı muhafaza ettiğini, 90 yıl önce yemek yiyen ve bugün de lokantamızı şereflendiren Osmanlı torunlarının, şeref defterimiz deki yazdıklarından öğrenmek mümkündür.

Sizlerle Lokantanın ve harika lezzetlerinin fotoğraflarını paylaşacağım ama günün benim için en önemli anı Hacı Abdullah Bey ile tanışıp bu tarihi Lokanta hakkında bilgileri kendisinden almak oldu. Halen ilk günkü gibi heyecanını kaybetmeden ve geçmişten günümüze nasıl yol aldıklarını anlatırken ki gözlerindeki mutluluğu anlatamam. İşini bu kadar aşk ile yapan Hacı Abdullah Bey ile tanışmak benim için mutluluk veren bir andı. Gelelim Hacı Abdullah Lokantasında yer alan bazı lezzetlerin fotoğraflarına:)

O gün tadına baktığımız lezzetlerin bazılar Bamya Çorbası, Kuru Domates Salatası, Maş Fasulyesi Salatası, Yaprak Sarma, Keşkek, Elbasan Tava, Beğendili Tas Kebabı, Kuzu Tandır İç Pilav eşliğinde, Revani, Haşhaşlı Tatlı, Keşkül, Komposto, Şerbet Tabi birde Hacı Abdullah Lokantasında sunulan yemeklerin lezzet sırları var.

Bunlar ne? derseniz;

Tüm yemekler eski usul bakır kazanlarda pişiriliyor. Bu kazanlar 2 haftada bir kalaylanıyor.

Tüm yemekleri içme suyu ile yapılıyor. Asla terkoz/çeşme suyu kullanılmıyor.

Yemeklere kullanılan yağlar Urfa’dan geliyor.  Dağ Kekiği / Zahter Denizli’den geliyor, Maş Fasulyesi, Kuru Dolma, Salça ve Baharatlar Gazi Antep yöresinden vb.

Kompostolar için meyveler; Kayısı Malatya’dan, Şeftali ve Armut Bursa’dan, Sarı kiraz, Erik Ege Bölgesi, Ayva Sakarya’dan getiriliyor…

Günlük gelen manda sütü ile yoğurtlarını yapıyorlar.

Yemeklerde kullanılan zeytinyağı uluslararası ödüle sahip, fiyat olarak da piyasanın %50 üzerinde ücret ödenerek alınıyor.

Tatlı vitrini sürekli yenileniyor. Samsa, Kadayıf, Muhallebi, Haşhaş Tatlısı olmazsa olmazlar .

Eski Osmanlı Saray Mutfağı yemekleri ile ilgili Osmanlı Arşivini izin alarak incelemek isteniyor. Bir takım girişimleri oldu, izin bekleniyor. 500’e yakın kaybolmuş lezzet ve yemeği tekrar canlandırmak ve halka sunmak istiyorlar.

Turşu ve kompostolar çok meşhur. Tıpkı eskiden köylerde annelerimizin yaptığı gibi zamanında taze meyveleri alıp kaynatıp kavanozlarda saklanıyor. Bu sayede kışın bile taze meyveyi komposto şeklinde yeme şansı oluyor. Mesela şu sıralar Ege’den parti parti kaliteli enginar topluyor, konserve yapılıyor kış için…

130 yıl sonra ilk defa Beyoğlu dışında Zorlu’da açıldı, geçen ay da Ankara’da yeni şube açıldı. Temmuz ayında Hacı Abdullah Zorlu’da farklı yöre lezzetleri tanıtılacak.

Osmanlı Türk mutfağının baş tacı komposto mutlaka lokantada tatmanız gereken lezzetlerden bir tanesi. Eskiden her yemekte mutlaka komposto ya da hoşaf içilirdi, bu ikilinin Türk mutfağındaki yeri ayrı! Özellikle Türk yemeklerin yanında servis edilen komposto veya hoşaf, serin suyuyla ferahlatır içindeki meyve sayesinde de ağır yemekleri hafifletir, sindirimi rahatlatır. Komposto Lezzetinin püf noktalası Geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez bir içeceği olan kompostonun lezzetinin püf noktası ise; Komposto yapacağınız meyveler taze olmalıdır. Malzemenin en iyisini kullanmak işin sırrı, her birini en kaliteli ürünü elde edeceğimiz zaman mevsiminde satın alıyor ve yapımına başlanıyor. Hepsi güzelce yıkanarak usulüne göre -doğranması gerekenler- doğranıyor. İçme suyu ile kaynatılarak, şekeri ilave ediliyor. Bu sayede 365 gün çeşit çeşit komposto taptaze olarak misafirlerine ikram edilebiliyor.

Hacı Abdullah’ta Komposto çeşitleri: Ayva, Sarı Kiraz, Mürdüm Eriği, Şeftali, Armut, Kızılcık ve Kayısı. Komposto Müzesi 120 yıllık Hacı Abdullah Lokantası’nın duvarlarını tam 40 yıllık komposto kavonozları süslüyor. Yemeğinizin yanında mis gibi kompostonuzu içerken, duvarları incelemeyi sakın unutmayın!Bu arada hoşaf mı, komposto mu? Kuru meyve ile yapılana hoşaf, tazesiyle yapılana komposto deniyor. Siz de Türk mutfağının bir geleneği olan komposto ve hoşafı sofranızdan eksik etmeyin… Kuyulu Kahve eskiden Millet Meclisinde görev yapan mebusların, şair , yazar ve gazetecilerin uğrak yeri olan, günümüze dek gelmiş birçok eserin oluşmasında ve devlet ile alakalı bir çok kararın ilk aşamalarının düşünüldüğü tarihi bir mekan ve şimdi Hacı Abdullah Lokantasında lezzeti ile sizlerle buluşuyor. Bizde bir kahvenin 40 yıl hatırı var deyip günü kahve ile tamamladık:)

Zorlu Center’da Hacı Abdullah’ın 1888’den bu yana tavizsiz sürdürdüğü hizmeti görmeli ve yemeklerinden mutlaka tatmalısınız. Daha fazla bilgi edinmek için Hacı Abdullah Lokantası’nı ziyaret edebilirsiniz…

Bu keyifli gün için Başta Hacı Abdullah Bey olmak üzere emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimle. Sevgiyle kalın…

Benzer Yazılar

Burgazada Çardak Balık Lokantası

Burgazada Çardak Balık Lokantası

Burgazada Çardak Balık LokantasıTürkiye de balık yemek yalnızca hafta sonları ve akşam yemeğin de yenilir gibi bir alışkanlık olsa da biz Burgazada Çardak Balıkçısı Bostancı şubesinde öğle yemeği için Oya Emerk ve Gülhan Kara ile buluştuk. Sıcak samimi bir ortamda...

Zeferan Restaurant

Zeferan Restaurant

Zeferan Restaurant7 Şubat 2017 tarihinde kapılarını açan Zeferan Restaurant, Ajwa Hotel Sultanahmet'in sekizinci katında hizmet veriyor. Tarihi Yarımada’yı ve Prens Adaları’nın tamamını Yeşilköy sahiline kadar gören muhteşem deniz manzarası ile haftanın yedi günü...

Seraf Restaurant

Seraf Restaurant

Seraf RestaurantGeçtiğimiz günlerde Seraf Restaurant Genel Müdür'ü Sinem Özler Kırancgeçen ile hem Seraf Restaurant hakkında sohbet ederek, hem Anadolu mutfağından hemde Osmanlı mutfağından hazırlanmış olan lezzetleri tadarak harika bir gün geçirdik.Mekan Mahmut Bey...