Duru Bulgur Daveti ile Konya Gezisi
Şef Gülhan Kara daveti ve Duru Bulgur’un ev sahipliğinde Karaman ve Konya illerinde gerçekleşen katıldığım harika bir gezi ile sizler leyim.
Konusunda uzman yemek yazarları, gastronomi ve mutfak dünyasına hakim 8 blog yazarının katılımı ile gerçekleşen bu gezide yer almaktan büyük mutluluk ve gurur duydum.
14 Temmuz günü Duru Bulgur Konya gezimiz için bizleri hava alanına götürmek üzere evlerimize araçlar gönderildi. Hava alanına kadar rahat bir yolculuktan sonra orada bizleri bekleyen ekip ile tanışıp çok kısada olsa sohbet etme fırsatımız oldu.
Keyifli bir uçak yolculuğundan sonra Konya hava alanına inmeden önce Konya’nın uçaktan görünüşü zaten şehir ile ilgili az çok bilgi sahibi olmamı sağladı. Yerleşim olarak çok düzenli geniş yollara sahip İstanbul’un en büyük sorunu trafiğin olmadığı, bir çok kültüre ev sahipliği yapan Konya şehrine ulaştığımızda ilk durağımızda tabi ki Konya’nın meşhur etli ekmekçisi Cemo’ya gitmek oldu.
Akşam menüsünde; Konya’nın meşhur yemeği bamya çorbası, etli ekmek ve güveçte yoğurt vardı. Yemek sonrası rehberimiz eşliğinde kısa bir şehir turu ve anlatımıyla Grand Hotel Karaman’a geçildi. Ertesi gün gezeceğim yerlerin, edineceğim bilgilerin heyecanı ile uyandım.
Kahvaltı sonrasında, Duru Bulgurun en önemli değeri olan Taş değirmenlerde kullandığı doğal taş üretiminin yapıldığı Duru Bulgur taş ocağına gitmek üzere yola çıktık.
Doğal taşların nasıl imal edildiği yerinde görme fırsatımız oldu. Konglomera adında bu taşın en önemli özelliği;
Doğal olması, taşın değirmen taşı formuna uygun olması, dayanıklı yapıda olması.
Zengen köyünde bulunan Duru Bulgur taş ocağındaki taşlar Ziya Duru tarafından 1935’te ilk üretimlerde kullanılan taşlar. Üretimi oldukça zor ve maliyetli olan bu taşların tamamen doğal olması bulgurdaki kaliteyi ve lezzeti belirleyen temel unsurlardan bir tanesi.
Bulgur üretiminde iki metot bulunuyor;
Taş değirmende öğütme.
Diskli ve çekiçli makinelerde üretim.
Duru Bulgur, modern tesislerinde taş değirmenlerde üretim metodunu kullanıyor. Duru Bulguru diğer bulgurlardan ayıran bir başka özellikse, kurutma aşamasıyla ilgili. Bulgur, geleneksel kurutma yöntemleri yerine, gelişmiş teknoloji ürünü havalandırma kuleleri içine serilerek kurutulmakta.
Duru Bulgur, dökme değirmen taşı kullanmamakta. Dökme değirmen taşı birçok taşın bir araya getirilmesi sonucunda olduğu için doğal değil. Tamamen doğal üretim yapmayı ve doğal ürünlerini tüketicilere ulaştırmayı kendisine misyon edinmiş Duru Bulgur, doğadaki taşları alıp bulgur üretiminde kullanmakta. Bu metodu dünya tek uygulayan firma Duru Bulgurdur.
Taş ocağından sonra ikinci durak, Karaman Ekinözü köyünde bulunan buğday tarlası oldu. Buğday tarlasında biçerler de buğdayın nasıl hasat edildiği yerinde inceledik. Bizler bu biçme işlemini görelim diye tarlanın bir kısmını biçmeden bırakmışlar. Tarlada buğdayların içinde olmak çok keyif vericiydi.
Duru Bulgur, 2000 çiftçiden en kaliteli buğdayı alıp üretimde kullanmakta olduğunu orada öğrendik.
Buğday tarlası sonrasında, Karaman organize sanayi bölgesinde bulunan üretim tesislerine geçtik.
Buğdayın tarihi, bulgur olma süreci, toplumlarda tüketim bilinirlilik durumu ve üretim süreci Duru Bulgur Pazarlama ve Halkla İlişkiler Şefi Ayşe Sarımehmet ve Kalite Güvence şefi Tuğçe Aycan tarafından bizlere anlatıldı.
Bende bu bilgilerden kısaca sizlere bahsetmek isterim.
Duru Bulgurun en önemli özellikleri;
Doğal taşların kullanıldığı, taş değirmenlerde üretim yapması ve tamamen doğal üretim yapması.
Anadolu’da yetişen en kaliteli buğdayları kullanması.
Üretimde sadece su ve buğday kullanıyor olması, sarartma ve parlatma kesinlikle yapmaması.
Duru Bulgurun tüm ürünleri doğal, sağlıklı ve oldukça lezzetli olması.
Duru Bulgur, 1935 yılında Ziya Duru tarafından kurulmuş. Kurulduğu ilk gündeki doğal sağlıklı bulgur üretme misyonunu bugün de koruyor ve tüketicilerine sağlıklı ürünler sunuyor. 3 üretim tesisi bulunan Duru Bulgur’un günlük bulgur üretim kapasitesi 250 ton. Bakliyat ve pirinç ürünleri de bulunan firmanın günlük bakliyat işleme kapasitesi 150 ton. Duru Bulgur, tüm Avrupa Birliği Ülkelerine, Amerika, Kanada, Japonya, Çin, Avustralya, Bosna Hersek, Libya, Mısır, Nijerya gibi 51 farklı ülkeye kendi markasıyla ihracat yapmakta.
Duru Bulgur, bulguru sadece ihraç etmekle kalmıyor, bulguru gönderdiği ülkelerde de tanıtımı yapıyor. O ülkenin diline uygun ambalajlar hazırlıyor ve tadım çalışmaları düzenliyor. Ana tüketim besini pirinç olan Çin’de en lüks restoranlarda bugün bulgur tüketiliyor. Bulguru tüm dünyaya tanıtmayı kendisine misyon edinmiş Duru Bulgur, ihracat yaptığı tüm ülkelerde ciddi bir tanıtım çalışması yapıyor.
Bulgur ile ilgili sunumunun ardından, fabrikada bulgur üretim süreci gezildi.
Karaman’daki fabrika, Türkiye’deki bulgur üretiminde en gelişmiş teknoloji kullanmakta. Türklere özgü bir ürün olan bulgur konusunda dünyada geliştirilmiş herhangi bir teknoloji yok. Firma, kendi bünyesinde geliştirdiği teknolojiyle tamamı krom nikel paslanmaz çelikten yapılmış makinelerle üretim yapmakta. Bu teknolojide bulgur, diskli ve çekiçli değirmenler yerine taş değirmenlerde kırılmakta, geleneksel kurutma yöntemleri yerine özel havalandırma kulelerine serilerek kurutulmakta. Kullandığı yüksek teknolojisi sayesinde de bulgur içerisinde kalan yabancı maddeler de tek tek ayıklanmaktadır.
Bulgur üretim tesislerini gezdikten sonra fabrikanın yemekhanesinde Duru Bulgur ürünlerini kullanarak birbirinden lezzetli tarifler hazırladık. Neler mi yaptık?
Fellah Köftesi – Fatma Zehra Şener
Yoğurtlu Bulgur Köftesi – Selma Mollaoğlu
Yoğurtlu Ispanak Yatağında Bulgur Köftesi – Fatma Damyan
Bulgurlu Roka Salatası – Arzu Göncü Hangül
Özbek Pilavı – Hayriye Koz
Patlıcanlı İç Pilav- Ayşe Tüter
Adana Usulü Kısır – Sibel Yalçın
Yeşil Mercimek Köftesi – Gülhan Kara
Duru Bulgur yönetim kurulu başkanı İhsan Duru, Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emin Duru ve Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ziya Duru, Kalite Güvence Müdürü Ece Duru hazırlanan bulgurlu lezzetlerin tadımında bizlere eşlik ettiler. Bulgurla yapılan bu lezzetler Duru Bulgurun blog sitesi www.durulezzetler.com sitesinde kendi isimleri ile yayınlanacaktır.
Bulgurlu lezzetlerin tadımından sonra Karaman’da bulunan Taş Kale Tahıl Ambarına doğru gitmek üzere yola çıktık. Taş Kale tahıl ambarı Taş kale kasabasında bulunan Karaman’ın en güzel ve göz alıcı yapıtlarından. Tamamıyla insan eliyle oyulmuş, 252 ambardan oluşmakta. Ambarlar tek veya iki odalı şeklinde oyulmuş. Taşkale tahıl ambarları, bakliyat ve hububat ürünlerini muhafaza etmek için oldukça elverişli. Ambarlar günümüzün modern buzdolabı işlevini görmekte.
Taşkale tahıl ambarına veda ederken, bir sonraki durak akşam yemeği yenilmesi için gidilen Karaman Çiftlik eviydi.
Karaman çiftlik evi, 2014’te Duru Bulgur Gıda San. ve Tic. A. Ş. Tarafından yaptırılan ev, Karaman Evi olarak tasarlanmış. Kerpiçten yapılan ev cumbalı olup, iç dekorasyonunda Karaman’a özgü dayama yastık kullanılmış. Yastık yüzleri ve halılar el dokuması olup, kökboyası ile yapılmış. Taş kale motifleri taşımakta olan sade ve yöresel izler taşıyan huzur dolu bir bahçe içerisinde aile evi de diyebiliriz.
Karaman çitlik evinde yenilen akşam yemeğinde; Bulgurlu soğuk çorba, bulguru sarma, batırık, bulgur pilavı ve kavurma, dondurmalı bulgur helvası bulunuyordu. Özellikle Bulgur Helvasının tarifini aldım inşallah deneyip sizlerle de paylaşacağım.
Akşam yemeğine Duru Bulgur ailesi üyeleri; İhsan Duru ve eşi Zafer Duru, Emin Duru ve eşi Aydanur Duru, Ziya Duru, Erdem Duru, Işık Duru ve Ece Duru katıldı. Çok sıcak bir ortamda sohbet ti türkülerdi derken vaktin nasıl geçtiğini bile anlamadan günü tamamlamış olduk.
Ertesi gün Karaman’da bulunan otelden ayrılıp ve Konya’ya doğru yola çıktık. Son gündeki gezinin ilk durağı, günümüzden 9 bin yıl önceki yerleşim yeri olan Konya ilinde bulunan tarihi yer Çatalhöyük’tü. Çatalhöyük dünyanın en eski yerleşim yerlerinden ve ilk tarım topluluklarından biri. Çok geniş bir Neolitik ve Kalkolitik çağ yerleşim yeri. Bu temel özelliklerinin neticesi olarak, 2012 yılında Unesco Dünya Miras listesine eklendi.
Daha sonra Ateş Baz-ı Veli Efendi Türbesine ziyaret etmek üzere yol alındı. Ateş Bazı Veli Efendi Hz. Mevlana’nın baş aşçısıdır ve dünyada adına türbe yapılmış olan tek aşçı statüsündedir. Türbeyi ziyaret edenler tuz bırakıp, dışarıda bulunan tuzdan bir miktar almaktadır ve alınan bu tuzun sofraya bereket getirdiğine inanılmaktadır. Bizlerde bu geleneğe sürdürüp tuz bırakıp orada bulunan tuzdan bir miktar aldık. Hepimizin hanesine bereket getirir inşallah.
Hz. Mevlana’nın Ateşbaz-ı Velî’ ye “Tuzunu alanlar huzur bulsun, ziyaret edenlerin her derdi iyi olsun. Aşları artsın, eksilmesin, taşsın dökülmesin.” dediği rivayet edilmekte.
Türbe ziyareti sonrasında; Konya Meram’da bulunan ve 1907’den beri var olan Hacı Şükrü asırlık fırın kebap restoranına gidildi. Hacı Şükrü’de Konya’ya gelindiğinde mutlaka yenilmesi gereken yöresel lezzetler tadıldı. Menüde, nefis bamya çorbası, yumuşacık etiyle Selçuklular döneminden gelen fırın (furun) kebabı ve Konya’ya özgü nefis tatlı saç arası vardı.
Öğlen yemeğinden hemen sonra, Karatay müzesi ziyaret ettik. Karatay müzesi Selçuklu dönemine ait bir yapı. Medresenin tavan bölümü mozaik çinilerle kaplı kubbe mevcut. Kubbede bulunan üçgenlerde Muhammed, İsa ve Musa peygamberin isimleri ile dört halifenin isimlerine yer verilmiş.
Karatay müzesi sonrasında Konya’ya gelindiğinde mutlaka görülmesi ve ziyaret edilmesi gereken yerlerin en başında gelen ne olursan ol yine gel diyen Mevlana’nın Türbesi ziyaret edildi. Mevlana’nın aşka dayanan felsefesi tüm dünyayı etkilemektedir. UNESCO 2007 yılını Mevlana yılı olarak ilan etmiştir.
Konya’da Duru Bulgurun ev sahipliğinde harika iki gün geçirdik. Bu iki güne o kadar çok şey sığdırdık ki ben bile şaşırdım. Otelimize döndüğünüz zaman bizleri bekleyen bir sürpriz daha vardı.
10 Farklı Dilde Bulgur Kitabı
B vitaminleri, protein ve mineral bakımından zengin, uzmanların ilaç yerine tavsiye ettiği bulgurun tanıtımı için Duru Bulgur katıldığı fuarlarda bulgurun besinsel değerini, bulgurun pişirme tekniğini ve bulgurla yapılacak yemekleri yabancı tüketicilere anlatmak amacıyla 10 farklı dilde bulgur kitabının dağıtımını yapmakta.
Bu harika kitapla birlikte Karaman Kuşları kitabı, ismimize paketlenmiş bulgur ve bu bulguru pişirmemiz için bakır sahan. Hayatımda aldığım en zarif hediyelerden bir tanesi. Bulguru tabi kullandım ama paketini saklıyorum:)
Gezi boyunca bizleri en iyi şekilde ağırlayan Duru Bulgur ailesine, Gülhan Kara‘ya ve gezi boyunca tüm kahrımızı çeken Duru Bulgur Pazarlama ve Halkla İlişkiler Şefi Ayşe Sarımehmet’e , Selin Işık’a sonsuz teşekkürlerimle. Sevgiyle kalın.
Benzer Yazılar
Konya’da Ayçiçeği Hasat Zamanı
Türkiye’nin en sevilen ayçiçek yağı Yudum ile Tohum Derneği’nin geçen yıl başlattığı Yerli Ayçiçeği Tohumu Geliştirme ve Çiftçi Destekleme Projesi ikinci yılında Konya’da
Delice Zeytin Ağaçları Ekonomiye Kazandırılıyor
Savola Gıda bünyesinde bulunan Yudum Egemden zeytinyağı markası ile Tohum Eğitim ve Doğa Derneği sosyal sorumluluk projesi kapsamında yabani Delice Zeytinleri
Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali
Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali Dünya Bankası’nın en rekabetçi 7 şehirden biri olarak seçtiği, UNESCO’nun 116 şehir arasında gastronomi alanında Yaratıcı Şehirler Ağı’nda (UCCN) Türkiye’yi temsil eden ilk şehir olan Gaziantep, dünyanın en önemli...